<< Dikkat, okuyacaklarınız geçici rahatsızlığa veya fikir değişikliğine sebep olabilir. Benden uyarması >>
Gözlüklere veda edeceğiz dedik ya, biraz araştırma yaptık, arkadaşlardan Dünyagöz ismini aldık. Lazer operasyonda çok fazla tecrübeleri varmış. Yakın zamanda operasyona giren arkadaşım göz hekiminin ismini verdi ve Dünyagöz Etiler'den randevuyu aldım. Gittiğim zaman bir seri makinede muayene oldum. Göz numarama bakıldı, gözlük numarama bakıldı, korneam tarandı. İki farklı cihaza daha uğradım. Göz tansiyonu için tazyikli hava da yedim gözüme. Sonuçlarla beraber göz hekiminin çıktık karşısına. İsim vermeyeceğim çünkü anlatacağım rezaletin hekimden ziyade, Dünyagöz'ün suçu olduğuna inanıyorum.
Efendim, hekimin söylediğine göre, lens takmamış olmak daha iyiymiş, kornea yıpranmamış oluyormuş, kuruluk yapmıyormuş vs. Benim kornea kalındığım da yeterli ölçüde olduğu için operasyona çok uygunmuş. Eh, ben de bilgileri aldıktan sonra en azından elimde laser ile gözlüksüz hayata 20 seneden sonra dönebileceğimi öğrendim, mutluydum. Oradan Lazer Bilgi - Rezervasyon'da görevli arkadaş anlatmaya devam etti. Batma yanma olabilir, acıyabilir, netlik hemen gelmeyebilir filan gibi risklerden bahsediyor. İlk hafta, 3 farklı ilaç günde 4 damla kullanılacak, sonra seyrelerek devam edecek vs. Göz kontrolüne gidenler bilir, bir beyaz panoda giderek ufalan harfleri okuturlar. Orada en alt sırayı okuyabilecek kadar güzel görüşe sahip olacağım söylendi. Güzel bir beklenti...
Muayenem 1 ay boyunca geçerliymiş, daha sonra ameliyat olmak istersem tekrar ücret vererek bu tetkikleri yaptırmalıymışım. Ben de dolasıyla randevuyu aldım, 17 Mayıs Cumartesi, öğleden sonra saat 1'e. Böylece 19 Mayıs tatili ile 3 gün dinlenebilecektim. Bir kağıtla eve devam ettim. Elimde randevum var ama gidip gitmemek konusunda kararsızım. Ücret olarak kampanya yapmışlar 3200 TL istiyorlar. Normalde 1450 euro mu neymiş de sabitlemişler. Eh, sağlık bu, özel hastane bi de, vereceğiz bakalım bu parayı eğer ameliyata karar verirsek.
Günü geldi, saat 1'de vardık mekana, çıktık kata, ilave tetkik istenmiş. O düz bir çizginin orta noktası etrafında döndüğü kornea tarayıcısına yine uğradık, raporu aldık. Zaten bu cihazlar hangi noktalara lazer atışı yapılıp görüntünün düzeleceğini hesaplayan aletler. Oradan gelen sonuçları bilgisayara aktarıyorlar ve operasyonda lazer ilgili noktaları cazır cuzur yakıyor :)
Saat 1'de vardık dedim ya, "erken gelmişsiniz" dediler, 13:30 demiştik.". "Hatta şimdi 2'de olacak." Haydaaa, e bana verilen kağıtta 13:00 yazıyor?! Hadi tamam, bi karışıklık olmuş, bekliyoruz. Saat 2 oldu, ameliyata girecek diğer 4 kişi ile beraber 5 kişi bizi içeriye aldılar, Ameliyathane yazar da giremez ya bakşası, işte onlardandı girdiğimiz yer. Bir önlük taktık, bonelendik, galoş geçirdik ve boş bir koridora girdik. İki kişilik iki tane koltuk takımı var, biz 5 kişiyiz. Oturmamız söylendi. Biri ayakta kaldı haliyle. İlk kişiyi aldılar flep (kapak kesesi) kesmek için. O yaşlı gözlerle çıktı odadan, körgöz oturttular koltuğa, bir başkasını kaldırarak. Onu kestiler içeride. Şansına ben sonda mıyım... 2 arkadaş Almanca konuşuyor, bunlardan kadın olan İngilizce de biliyor. 1 kişi hem Almanca hem Türkçe (köprü) konuşurken, diğer genç meraklı arkadaş da sadece Türkçe ile yetiniyor. Benimse İngilizce dışında çook az Almancam var. (ÖSS sorusu gibi oldu, farklı diller yanyana gelecek şekilde kaç farklı şekilde oturabilirler diyesim geldi...)
4 kişinin gözler kesilirken, çıkan Köprü abi, Meraklı'nın sorusuna, "bu ilk aşama, ikincisi de var" dedi. "Şaka di mi" diye sordu tabii çocuk. Ben -zaten gözü çizdiriyoruz, bi de karizmayı çizdirmeyelim- diye hiç sesimi çıkartmadım, bilmiyorum ki... La 10 dakika dediler bize operasyon için ama adam girdi debelendi, çıktı, halen ikinci aşama filan diyor... Neyse, benim gözlerime geldi sıra. Valla darlandım yazarken, bi mola...
...
Ne diyoduk, heh, sıra bendeydi. Aldılar odaya, sırtüstü koyduk kafayı bir yatağa. Göz kapağını açmak için bir şey taktılar, sonra göze sert gelen bir başka parça taktılar. Sabitlemesi için sanıyorum. Stresli bir ortam olduğu için tam doğru hatırlamıyor olabilirim, aklımda kalanı paylaşıyorum. Koni şeklinde bir cihazın içinde kat kat taraçalı bir yapıda LED'ler var gibiydi. Gözü yıkadılar bi ara, kararacak dediler ve ışıklar soldan sağa doğru azaldı ve işlem başla-yamadı. Flöp diye attı o taktıkları parça, olmadı, sıkma gözünü flian dediler, ne yapıp ne yapmadığımı biliyormuşum gibi sanki. Göz bebeği nasıl sıkılır ki lan? Neyse, ikinci kere sabitlediler ve bu sefer cort, iş tamam. Hadi şimdi sol göz, o da tamam. Uyuşturucu sıktıkları için ciddi bir acı yok tamam ama acıyor arkadaş, hissetmiyorum filan yalan. A, bahsetmeyi unuttum, o parçaları göze monteledikten sonra birisi suratınızın üstüne çıkıyor sanıyorsunuz, öyle ki makine abanıyor gözünüz gözçukurunda kaçacak yer arıyor...
Bu basınçlı, baskılı, karanlık yer sonrasında garip bir acı ile çıktım dışarı. Kimseyi kaldırmadılar ama o ikili koltukta araya bir yere oturttular beni. Solum ve sağımda birilerinin bacağını hissettim çünkü :) Sonradan anladığım solda Kadın sağda Meraklı genç. Tansiyonum düştü mü sana. Gözler kararacak ama bayılamıyorum, bir kusma hissi var ki hiç bu kadar kuvvetli hissetmişim. Anksiyeteden gidecem valla. Kusmak için nereye yöneleceğimi bile bilmiyorum, o denli. Birini arıyorum sağda solda ama benimle ilgilenen bir tek genç bir eleman var. Kesim için gittiğimiz odadan başka sol ve sağda iki oda daha var. Köprü abi sanıyorum bizden farklı bir cihaza opere olacak. Arada böyle koşuşturmacalar oldu, flash disk geziyor ortada, "hocanın bilgisayarında yok", "şurda mı acaba dosya" filan diye arıyorlar. Şu kesim dosyasında sıkıntı var, bi terslik olduğu belli. Neyse, o aralıkta ben bi su istemeyi başardım. Fena oldum filan dedim. Kaldırdılar yanımdaki arkadaşları, uzanın buraya ayaklar yukarıda diye, uzatıp yattım biraz. Su iyi geldi, az sakinleştim. Bi, yandan da burun akıyor deli gibi, mendil isteyecek kimse yok bu sefer. Yine bir başka geçişlerinde isteyiverdim. O sırada ilk Alamancı halledildi geçti, ikinci olan Köprü'ye sıra geldi, o da tamam, 3 tamam... Tamam diyorum ama o bekleme süresi öyle fena ki! Sonra 4. olarak kadına geldi sıra. ise 6 numara mı ne bozuk gözleri, içeriden "Follow the orange light!" diye bağrışma tadında sesler geliyor, Almanca çevirmen başka bişiyler diyor, kız cevap veriyor filan. Olm zaten dışarıya bir ses veriyor ki lazer, sanıyorsun çivi çakıyor. Çat çat çıtıtıtıtıçıt, ÇOTANK filan, anlatılmaz yaşanır. Bir de o turuncu ışığı takip etme muhabbetiyle içeride debelenme öyle sıktı ki canımı... Hem saatinde gelmişim erken geldin muhabbeti yapmışlar, hem de en son sıradan alıyorlar, pöf yani!
Sonunda beklenen an geldi ve sonuncu olarak odaya girdim. Koltuğa oturdum. Yine göze aparatlar, yine gerilim. Yakını görebiliyorum tabii, gözümü açık tutmam gerekiyor. Diğer göz, üzerine bir ped konularak kapatıldı, bu gözüm açık, bir cımbız gibi şey gözüme yaklaştı, flep'i tuttu ve kaldırdı. En ilginç anı oydu, merceği almışlar gibi bir an netlik kayboldu, sadece beyaz bir ışık görüyordum... Sonra bi şekilde flepe açık şekilde tutturuldu, gözüm o karanlık dünyaya girdi ve kocaman yanıp sönen bir turuncu ışık gördüm. Meşhur "follow the orange light". Işığa bak diyorlar ama pek mümkün değil kontrol altında tutmak her şeyi. Işığa bakarken o çatırtılarla görüntü üzerinde minik kara noktalar oluşmaya başlıyor. Hani ahşap üstüne büyüteç ile ışık focuslarsın da kararır ya, öyle bi his. Acı filan yok, varsa da panikten anlamıyorsun, "turuncu nokta nerde ya la" diye aranıyorsun. Bir süre sonra öyle bir oluyorki, sadece turuncu ışık görüyorsun, nokta filan değil. Nereye baksan turuncu zaten :) Gözü yıkıyorlar, o siyahlıklar dağılır gibi oluyor ve turuncu yanıp sönmeye devam ediyor kaldığı yerden.
Bu esnada, mesela gözü yıkıyorlar ya, onu yaparlerken bi -sözde- sakinleştirici sesli kadın "şu an gözü yıkıyoruz" diye anons yapıyor. "Şu an lazer işleniyor" filan. Olm sen kimsin, neden şu an olanı söylüyorsun, birazdan olanı söyle de hazırlanayım, farkıdayım zaten şu an ne olduğunun! Işık kocaman olup da belli bir nokta olmaktan çıktığını söylüyorum filan ama anksiyete yapıyorum, bilinmezliğin gözbebeğindeyim çünkü :D O ara, hekim bi çemkirdi, "bırakın konuşmayı, göze odaklanmaya çalışıyorum!" diye, valla iyi geldi o azar.
Diğer göze geçtiğimizde, turuncu bildiğin sol üstte duruyor, hekimin yanında bi -teknisyendir herhalde- var, tamam, böyle bakın filan diyor. Yahu ık-vık diyemiyorum ama sonra solda bu esas filan deyince bakıyorum o tarafa, hekim "tamam şimdi iyi" diyor, işlem devam ediyor. İş bilmiyorlar bunlaaar paniğiyle iyice fena oluyorum... Allah'ım hepi topu dakikalar sürecek ama gözünün önünde olunca çekilmiyor gerçekten, bütün o bekleme süresiyle çok korkutucu bir deneyim halini alıyor bu süreç.
Sonra beni de, tamamdır deyip alıyorlar dışarı. Bir karanlık odaya giriyorum, orada bekliyorlar diğerleri. Doktor hemen muayene edip atıyorlar ameliyathaneden. Işıklı tabii koridor, rahatsız ediyor ama ışığa kadar öyle canım yanıyor ki, sormayın. İstarahat etmek üzere arabayla 20 km'den az yol gidiyoruz, hayatımın en zor yolculuğu oluyor. Gözlerim sıcak bir kere, ateşim var gibi, yanıyorlar, acı çok değişik, araba biraz sarsıldıkça ben dağılıyorum filan. Kendimi eve nasıl attığımı bilmiyorum! Gözlerim yaşarıyor, yaşla şişiyor ve basınç yapıyor sanki. Açıyorum gözlerimi zorla, biraz damla akıyor, inanılmaz rahatlıyor bi kaç saniyeliğine, sonra tekrar başlıyor.
----
Uzun bir mola sonrası durumu özetliyorum; aylar geçmesine rağmen gözlerimde kuruluk var. Biraz yorduğum zamanlarda cidden canım yanıyor ve günümü konforsuz geçiriyorum. Kuruluğun sebebinin, eskiden gözlüğün arkasında rüzgara vs. maruz kalmayan gözün nemini kaybetmemesi ancak şimdi gözlüğü çıkartınca korumasız kalması olduğunu düşünüyorum. Henüz koruma amaçlı numarasız gözlük takıp da gezinmedim, belki de göz pınarlarım tembelleşmiştir bunca yıldır gözlüğün ardında. Mesela, geçtiğimiz günlerde yine gözlerim yandı ve gece uykumdan bolca göz yaşı dökerek uyandım, o yanmayı ve basıncı bir anda geçiren cinsten bir yaşarmaydı. Sabaha bir şeyim yoktu çok şükür.
Kıssadan hisse, hatırladıkça tüylerimi ürperten bir deneyim yaşadım. Bahtsızdım bu konuda, dolayısıyla kimseye tavsiye edemiyorum. Ha, normalde iyi bir bakım/ilgi ve düzgün bilgilendirme ile çok daha rahat bir operasyon olduğundan eminim ama Dünyagöz ve kampanyasından kesinlikle uzak durun derim. Allah daha büyük sorunlardan uzak tutsun.
Öyle yani ^,^
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.