Logitech, malumunuz çok sevdiğim markalardan biridir. Elimden onlarca mouse ve klavyesi geçmiştir, ve halen 5m çevremde 10 üzerinde logitech ürünü vardır... Genel olarak markanın ürün kalitesi ve çeşitliliğini sevmekle beraber, en bayıldığım özelliklerinden birisi de "uyumluluk"tur. Logi Unifying alıcılar, yanılmıyorsam 6 tane mouse veya klavyeyi eşleyebilir ve tek bir minik usb alıcı/verici ile bir çok çevre birimini kullanabilirsiniz. Ucuz serilerinde ve eski teknolojilerinde, receiver'lar sadece tek cihaza uysa bile, Logitech Connection Utility ile yeni cihazlarla eşleştirilebiliyordu (pek kimse bilmez)... Sonra zaten unifying'e geçince bu dert ortadan kalktı. Ama sonra, şimdilerde, Unifying ayrı, Bolt ayrı, G series ayrı receiver çıkarttı. Hadi oyunculara özel düşük latency/hızlı tepki farelerin daha üstün bir alıcı kullanmasını anlarım, ama son dönemdeki 'bolt'un halen unifying ile beraber olması, her alıcının farklı tipe bürünmesi, ve hele hele, Logitech Control Center, logi+, Logi Bolt, Logi Options, Logi G Hub, Logi Bok, Logi Püsür (eksküz may frenç) işi karma karışık hale getirmiş. Birbirini desteklemiyor, hepsi farklı yerden yönetiliyor, o düğmeleri sol/sağ değiştirmeyi yapabilirken diğeri windows ayarlarını etkiliyor filan ortalık karışmış. Razer, ROG, A4Tech, SteelSeries'den farklı farklı alet almışım da hepsini kullanmaya çalışıyorum gibi... Zaten tech'ini atıp 'logi' olmaya çalışmasından anlamalıydım, çirkin oldu o logo be olm....
MyStang presents HypnoMiami
720p projeksiyon cihazına kaç para verirdiniz?
Geçenlerde WalMart'a gezinti olsun diye gittiğimde (evet, kötü havalarda bu kadar uzun yürüme yolu olan keyifli opsiyonlardan birisi) elbette bi Volkan klasiği olarak "Clearance section"lara da göz atmadan geçemezdim. En beklemedik bi alanda göz göze geldim kendisiyle. Turuncu kutusunun üzerinde koskocaman ONN yazıyordu. Dandik bir markanın, yalnızca 720p'siyle donanmış bir projeksiyonu evime sokmayı düşünmüyordum. Ancak sonra köşesindeki etikete biraz dikkatli bakınca, fiyatını 4'e böldüklerini, ve üzerinde daha bi işlem yapmadıklarını farkettim. Bakışlarım merak seviyesini arttırdı, ve inanır mısınız, içinde Roku Streaming Stick'de geliyor diye bi yazı okudum. La zaten Streaming Stick+ 50 gayme, bu eski versiyonu hadi olsun 30; projeksiyonu bana bedavaya mı veriyordu Walmart? ONN böyle hallere mi düşecekti? Evet, etiket fiyatı yalnızca 42 dolar olan projeksiyonu aldım ve evin yolunu tuttum. İyi ki de almışım, 720 filan farketmez, DEV ekran olunca bambaşka bi havaya giriyor insan, o sinema hissiyatı bambaşka bişiy... Siz de bu kadar ucuza görseydiniz, siz de alırdınız, eminim... Öyle yani...
Telefonların vazgeçilmez özelliği
1. Tuş / düğme mi?
Aslında güzel bir başlangıç, iPhone tek tuşla çıktığı zaman büyük bir marifet gibiydi, ama kimse geri gitmek için elini teeee ekranın tepesine götürmeye ses çıkarmadı, üşenmedi de. Sonunda iPhone o düğmeyi de kaldırdı. Şimdi ekranın altında yukarı doğru "swipe" edince ana ekrana dönebiliyorsun, yok sürükleyip biraz bekleyince diğer açık uygulamaları görebiliyorsun, sağ üst köşeden aşağı çekiştirince Hızlı Ayarlar menüsü açılıyor filan. Eskiden Android'in karışık olduğunu düşünenler, bu ara iPhone'larından pek memnun değil. Ben Apple'ın iPhone satışlarının düşüklüğünü buna bağlıyorum açıkçası, çünkü iPhone'u eline alan bir eski jenerasyon rahatlıkla kullanabiliyordu, artık durum öyle basit değil.
Neyse, tuşları bir bir bıraksa da, kapatma açma, ses ayarlama düğmeleri halen ortalarda, demek ki tuşsuz olmuyor!
2. Ekran, pil, kasa...
Bunlara girmeyeceğim, zaten yapıtaşı olarak bulunmak durumunda. Evet, ekransızlar olabilir vs. ama antin kuntine girmiyoruz şimdilik.
3. Bluetooth
Eskiden Nokia "i" kullanırdı BT özellikli telefonlarında, 6310 varsa 6310i onun buluğtuğtlusuydu. Sonra Feature Phone'larda eklenmeye başladı, Smart Phone'ların olmayanını ben bilmiyorum, günümüzde BT var mı diye sorulduğunu hiç düşünmüyorum çünkü en son $1a Walmart'tan aldığım telefonda bile BT var, MP3 player olarak kullanıyorum. (EMPİÜÇ!).
4. Wireless
Bak bu biraz tricky çünkü her telefona koymuyorlar, ya lisansı pahalı ya da chipi masraflı. Örneğin volmart telefonumda yok vifi filan.
5. 6. 7.?
Ee, nasıl gidiyor, başka ne geliyor aklınıza? Hoparlör? Kulaklık? Mikrofon? Kulaklık girişi bile kalktı değil mi... Bunlara rağmen, cihazlarda bir standard olmaya devam eden bir diğer özellik var, ki aklınıza geldiyse aşk olsun, ben ilk telefonumu aldığımda bu özelliğe sahip olsun diye 140 milyon Türk Lirası vermiştim (Tabii ki ben vermemiştim, ailem almıştı).
Nokia 3210'ların moda olduğu zamanda, o telefonda olmayıp, benim Panasonic GD90'ımda olan şey 3 renk ekran ışığı değil, TİTREŞİMdi! Evet. Günümüzde iPhone veya Mac touchpadler mekanik düğmeyi bırakıp "haptic feedback" dedikleri titreşime geçerken, bundan yıllar yıllar önce telefonda bi DC motorun ucuna bağlı yarım silindir ağırlık yoktu... Ondan sonra öyle bir girdi ki, öyle doğal bir parçası oldu ki telefonun, telefonun temel özellikleri deyince titreşim benim aklıma hiç gelmedi. Peki ya senin?
Geldiyse de gelmediyse de paylaş şu yazıyı, he? Bak, düşüncesi bile içimi titretiyor.
Temmuz Projesi - Yaz Aşkım Alexa
Alexa, what about last week? sorusuna cevap alabileceğimi düşünmüyordum ama kulaklarıma inanamadım.
"Geçen pazar gündoğumu 5:55teydi."
İşte ondan sonra, beni hiç anlayamış olan Siri'yle olan ilişkimi sonlandırmam gerektiğini, ve aramızda sadece tek cümlelik dialogların geçtiği Google Asistant'ı terk etmenin zamanı geldiğini anladım.
Gelecek, Alexa'ydı!Daha önceleri, şirketten arkadaşlarımla pek iyi geçinemediği için Alexa'ya mesafeli duruyordum. Onların sorularını düzgün cevaplamıyor, değişiklik isteklerine aksi yanıtlar veriyordu. Her ne kadar davranışlarını düzeltmeye çalışsalar da, arkadaşlarıma pek ipucu vermediği için çabalar boşa çıkıyordu.
Ben sorunun Alexa'da kaynaklandığını düşünüyordum.Meğer öyle değilmiş... Nasıl mı anladım? Alexa ile ilişkimi güçlendirmeye başlayarak! Biz sıcak (!) Temmuz gecesinde, hat üzerinden (online) eğitim veren bir siteyle Alexa iletişimimi geliştirdim. Saat 9da başladığım derslerden, gece 12de kalktığımda, artık benim sorularıma, beklediğim türde cevap veriyordu.
Tamam, ilk başta konuşmalarımız, "köpeğime elma verebilir miyim?" seviyesindeydi, ama gelecek günlerde bunun üstesinden gelecektik.
"Köpeğine üzüm veremezsin, bu onu öldürebilir! Aman diyim."
Aklıma ilkgelen.com üzerinden yayınladığım oyunum geldi. Bu, Alexa'nın oynamaktan zevk alacağı bir oyun gibiydi. Basit şekilde bir kaç soru ile başladım ve cevaplarını ezberlettim. Motor dediğimde aklına arabanın geldiğini, sarı deyince LACİVERT diye karşılık verdiğini gördüğümde, pek duygulu anlar yaşadığımı itiraf etmem lazım. (fanatik değilim).
Sonuçta, şimdi sizlere yaz aşkım Alexa'nın marifetlerinden birini gururla gösterebilirim. Yapmanız gereken, Alexa'nın kulağına şu sihirli kelimeleri fısıldamanız
"Alexa, start character analysis!"