İşteyken “kargonuz vari” diye bir haber geldi e-posta kutuma. Yükte hafif, kârda ağır bir şeyi teslim ettiler. Heyecanla açmak istedim ama blog sahibi olmanın verdiği sorumluluk ile bu heyecanımı dizginledim, önce güzel faremin de reklamını yapabilmek için seti hazırladım ve denklanşöre bastım. Aşağıdaki gibi bir poz çıktı (aslında mouse’u adresi ve ismimi kapatmak için bulabildiğim ilk nesne olarak kullandım:))
Bir kaç farklı poz daha aldıktan sonra “Am I a foody?” diye sordum kendime... Only for foodies diyordu zarfın üzerinde. Ama aynı zamanda benim de adım vardı zarfta, demek ki ben de öyleydim! Dolayısıyla zarfı açtım ve içinden yine FOODIES için özel olduğunu söyleyen bir kuşe kağıt çıktı. Allah Allaaah, emin misin, son kararın mı der gibi, ONLY FO FOODIES no one else is allowed tadında konuşuyor halen... Öyle miyim acaba diye düşündüm tekrar;
Ancak artık geri dönüş yok, hemen kat yerinden ayırdım bakalım içinde ne cevherler yatıyor... Aşağıda görebileceğiniz gibi sunum gayet yerindeydi. Ancak kart üretiminde biraz ucuza kaçılmıştı sanki, kağıdın (kuşe dedim ama pek anlamam, parlak, kalınca bir kağıt) üzerinde gri partiküller gözüme çarptı. Sonra hemen anladım ki bastıkları kartın kabartmalarının o gri kısımlarından dökülmeler oluşmuş. Detaycı olduğum için göze çarptı belki, o kadar da önemsenecek bir şey değildi tabii. Aslında aşağıda ismimi süper Paint yeteneklerim ile kapattım (hayır yukarıda fare kullandım, aşağıda gösterirsem dikkatli kullanıcılarım yaptığım şaşkınlığı hemen anlar diye). O isim kısmından uçuşmuş mikro parçaları görebiliyordunuz. Buradan GastroClub yönetimine sesleniyorum, bu bütün kartlarda varsa basit bir fırçalama ile giderilebilecek bir durum... Boşuna imaj zedelemesin :)
Sevgili Gastronom diye hitap etmiş bana, foody miyim değil miyim derken Gastronom oldum. Neymiş acaba demeye kalmadan “lezzetli restoranlar, lezzetli yemek yemeye bayılıyorsunuz” diye ilave etmiş. Hah, e tabi yaa, ben de bi Gastronom’um. Gastronomi okumadım ama Gastroloji’ye ilgim var, Balık burcuyum mesela ;P
Efendim, kartı yapışkanından ayırıyorsunuz ve klasik bir kredi kartı gibi indirim kartınızı cüzdanınıza atıyorsunuz. E attım ben de tabii, ama atarken bir okuyayım kağıtta neler yazıyor deyü. Eğer fotoğraftan okunmuyorsa yorumlara yazın, metni buraya da ilave ederim. Ama dikkat çeken noktalarını söyleyeceğim; özel şoför hizmetinde indirim güzel bir detaydı, GastroParty ise tam ne olduğunu anlamama rağmen bir ailenin üyesi olduğumu ve Party edeceğimizi hissettirdi bana :) Elbette ki arkadaşını getir, sana kıyak yapalım seçeneği de vardı. Dolayısıyla buradan okuyanlar bencillik yapmasınlar, benim referansımla gidip kartlarını alsınlar.
Ben şu ana kadar aldığım postalardan (aşk mektuplarım hariç) çıkan metinlerden hiç birini böyle keyifle okumamıştım, yerinde bir uzunlukta, okunaklı tavırda, akıcı üslupla, layık puntosuyla GastroClub kartı güzel anlatmışlar, tebrik ettim.
Şimdi “GastroClub üyeliğiniz afiyet olsun...“ yazısı beni acıktırdığı için ilk gideceğim mekanı merak etmeye başladım. Bu indirim kartı ile yaşadığım deneyimleri de sizlere birer birer anlatacağım a dostlar. Hatta spoiler vereyim, bu yazıyı yayınlayana kadar bi iki mekana gittim, yimeklerimi yedim. Mantı yazısı yakında geliyor.
O kadar güzel gökkuşağı düşürmüşüm üzerine, kartı dik, zarfı çapraz çekmişim diye gösteriyorum size aşağıdaki fotoğrafı ;) Yoksa kat izi ve dökülen parçaları daha detaylı göresiniz diye değil.
Sonuç olarak maddiyata değil maneviyata bakıyoruz ve yalnızca GastroClub kartı göstererek TÜM MASAYA sunulan indirimden yararlanıyoruz, çok yemek yiyerek, kartın parasını daha kısa sürede çıkartıyoruz ;)
GastroClub ile tanışma yazınız afiyet olsun :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.